Yazımızda sizlere tazminat nedir ve tazminat türleri nelerdir konusuna açıklık getireceğiz. Borçlar hukukunda düzenlenen tazminatlar ikiye ayrılır. Bunlar; maddi tazminat ve manevi tazminattır.

 

Maddi tazminat:

Maddi tazminat ile hedeflenen ilk şey kişilerin malvarlığında kendi iradeleri dışında oluşan zararın nakden ya da aynen gidermek, zararın meydana gelmesinden dolayı zarara uğrayan kişilerin malvarlığında meydana gelen eksilmenin yerine nicelik veya nitelik yönünden eş değerde bir şey ile giderilmesidir. Zararın meydana gelmesine neden olan kişinin bunu tazmin ederek verdiği zararı onarmasına tazminat yükümlülüğü denir.

 

Türk hukukunda maddi tazminat en fazla verilen zarar kadar olabilmektedir. Diğer hukuk sistemlerinde özellikle Anglasakson hukukunu benimseyen Amerika Birleşik Devletleri’nde bu kural yoktur. Bu yüzden haberlerde pek çok defa Amerika Birleşik Devletleri’nde verilen milyonlarca dolar tazminat tutarlarını duymak mümkündür. Ancak buna benzer şeylere Türkiye’de rastlamak çok kolay değildir.

 

Tazminat miktarının, zararı aşamayacağı için tazminat miktarı hesaplanırken yapılması gereken ilk şey zararın hesaplanmasıdır. TBK. md. 50/I’e göre, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” İlgili maddeden açıkça anlaşılabileceği gibi zarar gören hem zarar gördüğünü hem de gördüğü zararın miktarını ispat etmek ile yükümlüdür. Ispat yükünün zarar görende olması, Türk Medeni Kanunu madde altının bir tezahürüdür.

Zararı ispat etmek çoğunlukla çok kolay olacaktır. Örneğin bir kimsenin kusuru ile cep telefonunuzun ekranı kırıldı ise zararınızı ispat etmek çok kolay olacaktır. Ancak bazı durumlarda zararın ispatı bu kadar kolay olmaz. Örneğin hakkında basın yolu ile yanlış bir haber yapılarak, mesleki olarak zarara uğratılan bir iş adamının uğradığı zararı ispat etmesi çok zor olacaktır. Bunun gibi durumlarda hakim zararı, Türk Borçlar Kanunu madde 50’ye göre hakkaniyet ilkesine göre tespit eder.

Tazminatın zarardan daha yüksek olamayacağını yukarıda belirtmiştik. Buradan tazminat miktarı ile zarar miktarının her zaman eşit olması gerektiği gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Çünkü tazminat miktarı zarardan daha düşük de olabilmektedir. Bunun sebebi, zarar görenin de uğradığı bu zararda kusuru varsa, tazminat miktarının zarar görenin kusuru oranında indiriliyor olmasıdır.

 

Manevi tazminat:

Manevi tazminatın, maddi tazminattan en temel farkı, manevi tazminatta zarar konusunun kişilik değerleri olmasıdır.

Kişilik değerlerinde meydana gelen zararın maddi olarak hesaplanması yani para ile ölçülebilmesi mümkün değildir. Bu yüzden manevi tazminatın hesaplanması, maddi tazminatın hesaplanmasına göre daha zor olabilmektedir. Bu sebepten dolayı manevi tazminatın hesaplanmasında hakime çok geniş bir takdir yetkisi verilmiştir.

Manevi tazminatın hesaplanmasında hakimin çok geniş bir takdir yetkisi vardır ancak manevi tazminata hükmedilebilmesi için bazı şartlar vardır. Bu şartlar şunlardır; manevi tazminata hükmedilebilmesi için bir zarar meydana gelmelidir, uygun illiyet bağı bulunmalıdır, hukuka aykırılık söz konusu olmalıdır ve kusur ile olayın özellikleri manevi tazminatı haklı göstermelidir. Tüm bu sebepler bir arada bulunmuyor ise manevi tazminata hükmedilmesi yanlış bir karar olacaktır.

Ülkemizde özellikle Avrupa ve Amerika’ya göre çok düşük manevi tazminat tutarlarına hükmedilmektedir. Takdir yetkisi hakimde olduğu için, hakimin takdir ettiği manevi tazminat tutarlarına itirazlar genellikle reddedilmektedir.